Popülist kültüre hayır!

Popülist kültüre hayır!

Ayvalık 3. Kadın Oyunları Festivali’nin Ardından Bize Kalan

Popülist Kültüre Hayır!

23-27 Mart 2023 günleri arasında yapılan, 3. Kadın Oyunları Festivali için, çalışkan tiyatro insanı, sevgili meslektaşım, Ayvalık Kültür ve Sanat Danışmanı Erkan Cılak’ın daveti üzerine oraya gittim; sanatsever onlarca dostun arasına! Erkan Cılak’ın göreve geldikten sonra bir tiyatro cennetine çevirdiği Ayvalık’a!
Beş oyun izledik: Çağla Canbaz’ın yazdığı, Serdar Saatman’ın yönettiği ve Rüçhan Çalışkur, Burcu Karakaya, İpek Sevenler ve Gökçe Okuldaş’ın yorumladığı “Ölü Kadınlar Diyarı”, Özden Selim Karadana’nın yazdığı ve yönettiği, Algı Eke’nin oynadığı “Tilkiler ve Kötü Kalpli İtler”, Tolgay Hiçyılmaz’ın yazıp, Kübra Şafak’ın yönettiği ve Merve Conker’in oynadığı “Kertenkelenin Ardından”, Erdi Işık’ın yazdığı, Kayhan Berkin’in yönettiği ve Nergis Öztürk’ün can verdiği “Düğün Şarkıcısı” ve Suzie Miller’in yazdığı, Nazlı Gözde Yolcu’nun dilimize çevirdiği; Hakan Atalay’ın yönetip, Olcay Yusufoğlu’nun yorumladığı “Prima Facie” (İlk Bakışta)…
Festival daha önceki yıllarda olduğu gibi Ayvalık Vural Sineması / Nejat Uygur Sahnesi’nde yapıldı. Ramazan ayı olduğundan, inananların iftar saati gözetilerek, onların da katılım yapması için saat 21’de başladı oyunlar. Ne incelik! Festivalin tek hassasiyeti bu da değildi: Bu yıl yapılan festivalin oyun afişlerinin tümünde, bilet gelirlerinin; 6 Şubat’ta ihmaller ve hiçbir şeye hazırlıklı olmamamızın acı sonuçlarını her birimizin en derinimizde duyduğu, felakete uğrayanlara verilmesi gereken çadırların satılması yüzünden ruhlarımızın kanadığı, ilgililerin her şeyi eline yüzüne bulaştırdığı, defalarca ve defalarca sallandığımız, aklımıza geldikçe yeniden ve yeniden öldüğümüz deprem felaketi yüzünden hayatları kesintiye uğrayan depremzede kız çocuklarının eğitim giderleri için kullanılacağı yazılmıştı. Hasret kaldığım buruk bir sevinçle baktım afişlere. Şöyle düşündüm içimden: Tiyatro iyileştirir. Bakın, işte her zaman olduğu gibi yine sahada!
Festival komitesinin, doğru bir işi, doğru bir düşünsel zemin üzerinden örgütlemek için çabaladıklarını gördüm. Festival direktörü Sayın Hasan Aldemir ile bir söyleşi yapmak arzusu uyandı içimde. Olanı biteni izledikçe, üstüne bu işe canla başla emek veren Erkan Cılak gibi sorumlularla konuştukça, aklıma Brecht’in sözü gelip durdu hep; “Tiyatro dünyayı yansıtan bir ayna değil, dünyanın onunla şekillendirildiği bir çekiçtir.”… Her iki söyleşi sonrası beni şaşırtan, heyecanlandıran ve umudumu artıran sözler karaladım not defterime…
Daha çok destek, daha çok Ayvalık lazım ülkemize!
Yaptığım söyleşide, festival direktörü Hasan Aldemir, Ayvalık’taki iki sahneden biri olan Nejat Uygur Sahnesi’nin, ilk olarak bu festival için halkın hizmetine hazır hale getirildiğini, bunun için canla-başla çalışıldığını söylediği zamansa, duyurunun etkin ve zamanında yapılmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha düşündüm. Yapmak iyidir de, yaşatmak için sahiplenmek ondan daha mı az değerlidir? Ne münasebet! Sanatı sahiplenin demekle, gerçekten sahiplenmek arasında büyük bir fark vardır.
Festival Direktörü Hasan Aldemir konuşuyor:
“Popülizm ya da aktüel magazin üzerinden, sıradan, her biri diğerinin kopyası olan ve “seyirci bunu istiyor” palavrası ile nitelikli seyirciyi çılgına çevirip, aşağılayan uyutmacı/kandıran burjuva sanat kültürü bir mikrop gibi tüm sahnelerimizi sarmıştır. Son dönem tiyatromuz, freni patlamış, bayır aşağı giden bir kamyondan farksızdır. Bu festivalin oyunlarını seçerken, bu yüzden çok titiz bir çalışma yaptık. Popülist kültürün yarattığı sanatsal depremin enkazı altında boğulmamak için çok bereketli olan kültür değerlerimize ve oyunların niteliğine büyük önem verdik. Düşünsene hocam, geçtiğimiz yıl bu festival için yetiştirilmesi hızlandırılan Nejat Uygur Sahnesi bile başlı başına Ayvalık’a tiyatronun kazandırdığı bir değer değil midir?”
Kardeşiz! Tiyatro Annenin Çocuğuyuz Hepimiz!
27 Mart Tiyatro Bayramı, aynı zamanda festivalin son günüydü. O gün, biz tiyatro ile yaşayanlar için sıradışı bir gündür ve yüzünü bir kere bile görmesek, sesini bir kere bile duymasak da, dünyada tiyatroya barışın, hoşgörünün, imecenin, çözümden yana olmanın ve sanatsal akılcılığın kalesi gözüyle bakanlar, ellerini kalbine koydukları an, diğerlerinin kalp sesini, kendi kalp seslerinin yanıbaşında duyarlar. Tiyatronun kardeş kıldığı kalplerin aynı anda atması, dünyada görüp görülebilecek en muazzam buluşmadır!
27 Mart günü Ayvalık Belediye Tiyatrosu oyuncuları, kurucusu ve emekçisi Erkan Cılak liderliğinde, Mısırlı oyun yazarı Samiha Ayoub’un yazmış olduğu 2023 – Dünya Tiyatro Günü Bildirisi’ni parça parça okudular. Dünya bildirisinin toplulukla birlikte okunmasının ardından, kendilerinin de söyleyeceği birkaç sözleri olduğunu bildirdi Erkan Cılak. Canı acımış biri nasıl bir ses tonuyla konuşursa, tam da öyle bir sesle; “Bir hastalık bir hücre ile girer vücuda, ya da bir hasta bir hücreden başlar iyileşmeye” diye başladığı konuşmasında, sanata sahip çıkılmasının nasıl da ölmekle yaşamak arasında kalmak kadar önemli olduğuna vurgu yaptı. Sert bir konuşmaydı. Konuşmasındaki her bir sözcük, zarı zarı inlemekteydi sanki. Sözcüklerin de, insanlar gibi acı çekebileceğine bu konuşmayı dinleyince inandım. Konuşmasını “Şimdi sözleşmeli ya da sözleşmesiz memuriyet yandı mı bilmiyorum ama yeter ki tiyatro ayakta kalsın” diye bitiren Erkan Cılak’a kim, neden kızabilir ki diye düşünmeden edemedim. Karnı ağrımayan sızlanır mı?
İsterse Sanat Kâr Yaptırmasın / Sanat Siyaset İçin Kazanç Değildir
27 Mart günü, Ayvalık Belediye Tiyatrosu, en küçüğünden, en büyüğüne tüm oyuncularıyla, ortak bir şarkı söylediler seyirciye. İhmaller yüzünden canına yetmiş ama umudunu bırakmamış ve sahneye devrimci bir koku yayan o güzelim şarkının sözleri şöyle:
“İsterse sanat kâr yaptırmasın / Sanat siyaset için kazanç değildir
Işık tuttukça oyunlarla biz / Yönetici evde hiç oturmasın
Sahiplenin demekle olur mu ki hiç / Herkesten önce siz sahiplenin”
Söylenen şarkının sözlerini seyirciler coşkun alkışlarıyla destekledi. Çünkü onlar da herkesin bildiğini bilen insanlardı: Bugüne kadar, hiçbir sahne şarkısı, hiçbir şiir dizesi kimsenin kanını dökmemiştir.
Her şeye karşın, ardında büyük bir etki bırakarak tamamlanan 3. Kadın Oyunları Festivali, önümüzdeki seneye kadar özlediklerimiz listesine yazıldı bile. Fikir ya da fiziksel emeği olan herkese sonsuz sevgilerimi sunuyorum. Ekmekleri taze, suları berrak olsun!
Uçun; kartallar gibi yüksekten uçun popülizme bulaşmamış tüm tiyatro insanları. Birileri aramızı bozmaya devam ederken, birileri kartal kanatlarımızı yolup duracak. Neyle gelirlerse gelsinler, ne yaparlarsa yapsınlar; yeter ki kanatlarımızı aynı anda açalım biz. Gökyüzünü kaplarız heheeeyyy! Bir tek unutmamamız gereken şey var kardeşlerim: Özgürlüğümüz her şeyimizdir. Kanatsız kartallar uçamaz. Çünkü bilinen gerçektir; kanadına güvenen hiçbir kartal, dünyanın en derin uçurumdan bile korkmaz!

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Sponsorlu Bağlantılar
  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM